15 Haziran 2012 Cuma

'Sorunlu muyum' Sorunsalı

Değerlerimden vazgeçemiyorum doktor.
Yani bir zamanlar değer verdiğim insanları -şu anda onlara dair içimde pek bir sevgi bulundurmasam da- görmezden gelmeye utanıyorum, çekiniyorum falan işte.
Kendimi ihanet etmiş gibi hissediyorum, onlar için bir anlam ifade etmesem de, hiç etmemiş olsam da.

Sadıklık mı denir buna?
Yok yani tam olarak nitelendirecek kelimeyi bulamadım bile baksana işe.
Neyse işte.

Herkes bunu büyük bir zaaf olarak görüyor ama öyle değil iştee
Çünkü bu beni daha çok güçlendiriyor, yaşama sevincimi arttırıyor, hayata çok kişiden farklı bir pencereden bakmamı sağlıyor.

Kabul ediyorum büyük mü bilmem ama bu gerçekten garip bir SORUN.

Ve bu sayede geçmişte, günümüzde çevremde bulunan insanlar için -sözüm meclisten dışarı desem tam anlatamamış olacağım demek istediğimi belki ama sen, bunu okuyan anlıyormuş gibi yap işte.- tam bir EGOKŞAR görevi gören makinayım yani.

Sonuç olarak;

This could really be a good lifee, a good, good lifeee

13 Haziran 2012 Çarşamba

'Tesadüfler ki tesadüfi değildir.'

Bilmem ki derdim ne benim.
Ya da
Yine bilmiyorum ki ta en başında derdim neydi benim.

Elif Şafak sıralamıştı ya hani bir kitabında,
Belki bilirsin;
'Bir yerlerde birden fazla alamet olmalı ki...'
diye devam eden birkaç cümleyi.

İşte ben de, o günden bu yana, hep 'Bir yerlerde birden fazla alamet olmalı ki...' diye başlayan cümleler kurar oldum.

Nedenini bilmiyorum.
Belki de biliyorum ama itiraf etmeye yüzüm yok, kim bilir...

En başında çok şeyin farkında olsaydım;
Biliyorum ki inanmazdım tesadüf dediğimiz o şeye.
Hayır! Pişman değilim inanmış olmaktan aslında-

Dur dur hemen yanlış anlama. Şu anda inandığım yok zaten tesadüflere.
Artık biliyorum;
'Tesadüfler ki tesadüfi değildir.'
Cevaplayamadığım o kadar çok soru var ki...
Ne zaman bir sonuca vardığımı düşünsem hep bir paradoksa düşüyorum.

Kendim başlattığım o masalın keffaretini ödüyorumdur belki de, kim bilir...