25 Mayıs 2012 Cuma

Dert. Hayır. Değer. Değerli. ve Hep.



O değil de çok hızlı geçmiş zaman ve çok hızlı da geçiyor zaman. Bunu son vakitlerde tümüyle hissediyorum.

Zaman geçiyor,
Ömürlerden günler gidiyor,
Kimisi bugünün öncesinde olmamışken, kimisi de bugünün yarınında olamıyor.

Sorularla dolu hayatlar, çelişkilerden ibaret yanıtlar.
Varamadan bir sonuca bitecek bizim de serüvenimiz elbet.
Üzerimize düşen mi ne?
Değerini bilmek çok şeyin.

Sorsan 'Değer de ne? Dert çok.' tepkisi verir çok kişi.
Sorma!
Sen bil, ne gerek var ki başkasına!
İhtiyacın yok milletin verdiği akla, ihtiyacın yok milletin yaşamanı istediği hayatı yaşamana.

Bak Mecnun'a.
Yokluğunu sevdi Leyla'sının, yokluğunda sevdi Leyla'sını.

Kolay mı sanıyorsun sen işte bunu?

Peki ya sen dertlendin mi hiç aşkla?
Ya da
Değerlendin mi aşkla?

Çoğunluğun sandığı gibi aşkı dert mi sandın yoksa sen de?
Bilmez misin ya herkesin dert gördüğü, dertli gördüğü Mecnun'u?
Bil öyleyse
Ve bil işte,
Mecnun'un, herkesin dert gördüğü, aşk için ettiği şu duayı;
Tanrım,
Aşkın derdiyle içli dışlı eyle beni,
Bir an olsun aşktan ayrı bırakma canımı.
Deme ki;
Bu mu dert anlayışın?

Dert dediğim aşksızlık benim.

Fakat inanıyorum ki gün gelecek anlayacak herkes
Aşkı,
Ve beraberinde değeri,
Nefes almak nimetini,
Sevebilmenin kudretini.
Gelecek o gün...

22 Mayıs 2012 Salı

Gel desen gelemem ki...

http://www.youtube.com/watch?v=EoXjantgCGM&feature=related

Ne de güzel söylüyor, ne de güzel çalıyor Yaşar Güvenir...

Ve ben dinlerken bu şarkıyı gülümsüyorum boş boş.

Biraz melankolik, işte biraz hüzünlü ama içten içe mutlu.
Mutluluk mu?
Evet, mutluluk. Çünkü 'Seni uzaktan sevmek, aşkların en güzeli.'

Sen yokken bile, varsın aslında çok şeyde ve belki de her şeyde.