26 Eylül 2014 Cuma

Nothin'

Yazmaya ihtiyaç duymak...
Uzun zamandır kaçıyordum; ardıma bakmadan, soluklanmadan. Belki yakamdan düşer diyordum, belki kurtulurum. Tabi yine unutmuştum: Kim kurtulmuş ki kurtulayım?

Yine düştük bir meceranın peşine, koşuyoruz yarışırcasına. Dilimizden de düşmüyor: Belki yarınlar, mutlu sonlar vardır. Söyleyince olurmuş gibi geliyor, mümkünmüş gibi sanki; lakin sonra düşünmeye başlayınca geçiyor, bozuluyor yine tüm büyü. büyü...

Yeni bir playlist hazırlamış olmanın mutluluğuyla haftaları deviren, tek bir dizeyle günlerce oyalanan çocuklardık. Şimdi bu hüzün de ne böyle? Bize de yakışıyor mu?
Elbette, hüzünmüş bize en çok yakışan, hüzündür, hüzündü...

Tüm kötü şeyler peş peşe geldiği zaman kendi aralarında oldukça eğleniyorlarmış. Tüm bu çilemiz ondan işte. Geldiği zaman tek olmuyor, çok çok oluyor. kötü şeyler silsilesi çok çok...

Neresinden tutsam elimde kalıyor. Boşa koyuyorsun dolu da doluyor, doluya koyuyorsun boş bir kez daha eksiliyor. Ne önemi var ki? Anneme bir şey olmasın.

Anın soundtrack-ler-i